Daha önceki blog yazılarımızda internetin nereden gelip nereye gittiğini farklı konuların bakış açısı ile sizlere aktarmaya çalışmıştık. Çok net görülüyor ki internet sınırsız bir büyüme eğiliminde. Aynı zamanda, sınırsız olarak tanımladığımız bu büyüme karşılığında ise kontrolü son derece zor bilgi yığını mevcut. Daha da önemlisi, bu bilgi yığını her hali ile doğruyu işaret etmiyor maalesef. Doğru noktalar olduğu kadar ciddi derecede hatalı bilgilerin varlığını barındırıyor ve hem kurumlara hem de kişilere tehdit oluşturabiliyor. Ne yazık ki bu tehdite maruz kalacak olan kurum ve bireylerinin çok büyük bir kısmı ise bundan habersiz.
Ortaya çıkan pek çok yaklaşım analiz edildiğinde, aşağıdaki söylemler belirginleşiyor:
- Sadece web sayfam var, bana ne olabilir ki?
- Sosyal Medya mecralarında yokum, kim bana zarar verebilir ki?
- İsteyen ne yazarsa yazsın, gün gelir unutulur!
- Zamanı geldiğinde bakarız!
- Blog mu? Ne gerek var?
- Kriz planı mı?
Gelin, aşağıda yaşanmış ve kısaca özetlenmiş bazı krizlere bakalım:
BP Krizi
“20 Nisan 2010‟da Meksika Körfezin’de BP tarafından işletilen bir petrol kuyusunda bir patlama oldu. Sonrası malum, çevre kirliliği ve bunun kamuoyuna anlatılması süreci. Bu olay olur olmaz hemen Sosyal Medya mecralarında pek kurum ve kişi tarafından tepki oluştu. Doğal olarak marka imajında zedelenme oldu. Bu doğrultuda BP, Nisan ve Temmuz ayları arasında kurumsal reklama 93 milyon $ yatırım yapıldı. Haziran’da Sadece Google Ads’e 3,59 milyon $ yatırım yaparak o ay içinde en çok yatırım yapan markalardan biri oldu. Görülüyor ki BP bu konuda ciddi yatırımlar yapmak zorunda kaldı.”
CNN Krizi
“CNN’in tecrubeli ortadoğu editörü Octavia Nasr, Hizbullah’ın Şii lideri Ayatullah Muhammed Hüseyin Fadıllah’a karşı duyduğu saygısını ifade ettiği tweeti atmasından sonra görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Burada da basit gibi algılanan bir ifadenin, çalışanı işinden ettiğini görebiliyoruz.”
NETFLIX Krizi
“Temmuz 2011′de Netflix aylık abone ücretlerini % 60 arttırdı. Müşteriler bu artıştan dolayı çılgına dönmüştü. Yüzlerce hata binlerce insan aboneliğini iptal etti. Netflix CEO’sunun bu artışı müşterilerine anlatamayışı ve Sosyal Medya’ki negatif havayı engelleyemediği için bir anda böyle bir krizle yani toplu intiharla karşı karşıya kalmak zorunda kaldı. Borsada şirket hissesinin değeri % 50’den fazla düştü.”
DOMINO’s Krizi
“Nisan 2011’de Dominos Pizza’nın ABD’deki iki çalışanı mutfakta uygunsuz hareketlerde bulunurken çektikleri videolarını YouTube’a koydular ve Dominos yönetimi videoyu kaldırtmadan önce milyonlarca kişi izledi ve paylaştı. Domino’s burada olayı çok geç alılamış ve karşılık verebilmişti.”
BORUSAN Krizi
“2013 yılı hemen başında; BMW Türkiye temsilcisi Borusan’ın, ralli şampiyonu Burcu Çetinkaya’nın gazeteci Merve Kılıç ile birlikte özel bir TV kanalında sundukları otomobil programının Merve Kılıç’ın başörtülü olmasından dolayı sponsorluğuna son vermesi ve Mini Cooper Marka Yöneticisi Hakan Bayülgen’in “Sadece başörtüsü değil, siyasi parti olsaydı da tavrımız aynı olurdu” açıklaması ile ortaya çıkan kriz baş gösterdi. Sonuçta; Marka Müdürü istifa etti ve Borusan CEO’su canlı yayında özür dilemek zorunda kaldı.”
TAKSİM Gezi Parkı Krizi
“Yaklaşık 2 hafta kadar önce oldukça basit bir şekilde başlayan protesto, internetin büyük etkisi nedeni ile çığ gibi büyüyerek tüm ülkeyi içine aldı. Milyonlarca tweet ile birlikte resim, haber ve video paylaşımı yapıldı. O kadar büyük bir hızla yayıldı ki hemen hemen pek çok resmi kurum, özel sektör ve kişi bundan ciddi derecede etkilendi. Buradan çıkması gereken sonuç ise, bugünün dünyasında herhangi bir bilgi ya da olayın ne kadar hızlı yayılabileceğidir.”
Şimdi; yukarıda sadece birkaç örnek vermeye çalıştık ve bunlar gibi çok daha fazlası var. Daha da önemlisi, ilerleyen süreçte bu örnekler tahmin edemeyeceğiniz kadar bir hızla ortaya çıkacağı ve yayılacağı konusunda hiç şüpheniz olmasın.
Yukarıdaki örneklerin yaşandığı sektörler birbirinden çok farklı olsa da, yayılma mecraları ve hızları Sosyal Medya olmuştur.
Dolayısı ile yazımızın en başında verdiğimiz bazı soruların cevapları da burada ortaya çıkmış oluyor. Hazırlıksız sorunlar ile başbaşa kalmaktansa, baştan bazı şeyleri öngörmek ve planlama yapmak daha doğru olacaktır.
Dijital Endüstri kapsamında yer alan Sosyal Medya çağında iletişim yönetimi mecburen sıfır hata ile yapılmak zorunda. Kurumsal iletişime, Halkla İlişkilere ve Bilgi Teknolojilerine kesinlikle çok daha fazla yatırım yapılması gerekmektedir. Sosyal medya krizleri yaşanmadan önce mutlak surette bir Kriz Protolü hazırlanmalıdır.
Sonuç
Krizler her zaman olabilir. Önemli olan; muhtemel krizler için, bir kurtarma planınızın ve can yeleğinizin olup olmadığıdır. Sosyal Medya internetin gücü ile hiçbirşeyi unutmuyor…
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!